5 Ocak 2013 Cumartesi

Aptal(ın) Kutusu



APTAL(IN) KUTUSU

                John amca televizyonu icat ettiği zaman; Türk televizyonların bu denli rezil olacağını bilseydi eğer bunu bilmekten ölürdü.
            ‘Arkadaş adamlar ne diziler yapıyor, bir de bizim dizilere bak’ başlıklı cümleler hepimizin aklından geçmiştir. Suçlamamak lazım kanal sahiplerini. Bir insana uyuşturucu vermek onu öldürebilir, ama ya o insan bağımlıysa bu bir kamu hizmeti olmazmı?
            Televizyonda ne var diye açarken o saatte aslında ne olduğunu bilerek açıyoruz aslında. Akşam 7’ye kadar evlendirme ve kadın programları 7-8 arası ‘özgür’ basın 8’den sonra dizi kuşağı.
            Şu sıralar en çok reyting alan dizi muhteşem yüzyıldır. Bu ülke ne ara tarihine bu kadar merak saldı ki? Hep böyle meraklı olmuşsak İlber Ortaylı’nın programları neden hiç reyting almıyordu? Bu halk tarihini öğrenmeyi sevmez. Sen bu halka kendi tarihini aşılamak istersen Kanuni Sultan Süleyman gibi bir padişahın hayatını anlatırken yatsınmayacak kadar büyük bir kısmını adamın haremi magazin gibi ele alıp, koskoca cihan padişahına BBG Süleyman muamelesi yapmak zorundasın.
            Reyting almak çok kolay bu ülkede. Bolca kardeş kavgası, iki erkek arasında kalmış kadın figürü, kocasını karısını aldatan insanlar ve biraz da müstehcenlik serpiştirdin mi totalde havada karada... Bir de Kıvanç koyucaksın diziye. Her dizi de bir Kıvanç olmalı. Oyunculuk konusunda çarli’den bile zayıf olabilir ama hakkını yemeyelim adam yakışıklı. Bir de sixpack var adamda. Pardon baklava…
            İyi de bu kendi simitlerini görmeden erkekte adonis ve sixpack arayan kızlar daha düne kadar sixpack’in değil bir kas grubu altılı bira pakedi olduğunu bile bilmiyorlardı.
            Bir de Kurtlar Vadisi var elbette. Her gördüğümde aklıma matematikteki limiti sonsuza giden diziler geliyor. Kendi sesini bile kullanamayan bi adamı nasıl oyuncu yaparlar ki. Senarist akraban falan olmalı herhalde.
            Koskoca bir halk bu saçmalıklarla uyutuluyor ama benim bu ülkeye dair hala bir umudum var. Dün, ondan önceki gün veya daha da önceki gün toprağa verdiğimiz şehitlerimizi; haberlerden sonra izleyeceğimiz dizinin bir saat süren son bölüm özeti sonlanmadan unutabiliyorken. Bihter’in ölümü her aklımıza geldiğinde geçen bunca zamana rağmen gözümüzden bir damla yaş geliyorsa eğer ; bu ülke insanlığını hala kaybetmemiş demektir.

3 Ocak 2013 Perşembe

Teşekkürler Zückerberg



Teşekkürler Zückerberg

            Nedir facebook? Bir arkadaş edinme sitesi mi, arkadaşlarınla iletişim içinde olduğun bir platform mu, yoksa sadece internette vakit geçirmek için kullandığın bir eğlence sitesi mi? Hem hepsinden biraz hem de bunlardan hiç biridir facebook.
            Facebook bir bilgisayar oyunudur. Oyun tarihinin görüp görebileceği en gerçekçi RPG (role-playing game) oyunudur. Kendi karakterini yaratırsın ve ne istersen o olursun.
            İstediğin herşey olabilmekte özgürsündür. En son okuduğun kitap; ilkokulda öğretmeninin zorlamasıyla Türkçe dersinde okuduğun çalı kuşunun özeti olabilir. Charles Bukowski sözleri yazarsın duvarına hatta hazır yazılı resimleri paylaşırsın ve sen bir kitap kurdusundur artık.
Çevresindeki olaylara duyarlı bir insan görünmek için ara sıra Afrika’da ki açlıktan bahset,annenin yaptığı yemeği beğenmeyip laf ediyor olsan da; maden işçilerinin yaşamlarının zorluklarından dem vur, sevgilinden tek taş istiyor olsan da; soğuktan donmak üzere olan sokak hayvanlarının resimlerini paylaş; insanları bile hor görüyor olsan da…
            Bir siyasi görüşe sahip olmak için bir beyine sahip olman bile gerekmez bu oyunda. Yılmaz Özdil’in son yazısını paylaşırsın duvarında yorum olarak ta ‘Anlayana !!’ yazarsın ve sen artık bir muhalifsindir. Hem de yaptığın yorumla kendini kayırırsın siyasi görüşsüzlerden. Narsistlik parayla değil ya…
            Belki de olmak istediğin şey eve girmek nedir bilmeyen, başkaları evdeyken sen dışarılarda çılgınlar gibi eğlenen sosyal bir canavar olmaktır. Yapacağın şey basit. Her gittiğin mekanı bildir. Gittiğin yerin neresi olduğunun pek te bir önemi yoktur. Birileri evde senin yer bildirimine bakarken sen evde değilsindir işte bu bile yeter onlara. Daha iyi bi sonuç almak için en yakın arkadaşlarınla mutual bir operasyona giriş. Gideceğiniz yeri gitmeden duvarınızda yazın, herkesin gözü önünde yapacaklarınızı listeleyin ki herkes önceden öğrenebilsin ne kadar da çılgın olduğunuzu . Hem daha uzun kıskanırlar sizi böylece.
            Görüldüğü gibi kuralları basit, oynanışı kolay ve her bakımdan ucuz bir oyundur facebook.
Olmak istediklerinin ise sınırı neredeyse yoktur. Sen sadece düşle ve Zückerberg yerine getirsin.